İnsülin Nedir?
İnsülin, vücudumuzda midenin arka tarafında bulunan pankreas adı verilen organın Langerhans adacıklarındaki beta hücreleri tarafından salgılanan, polipeptit yapılı hayati bir hormondur . Adı, Latincede “ada” anlamına gelen “insula” kelimesinden türetilmiştir . İnsülin, kan şekerini düşürücü etki gösterir ve vücuttaki karbonhidrat özüştürmesinin düzenlenmesinde glukagon ile birlikte rol oynar .
İnsülinin Vücuttaki Görevleri Nelerdir?
İnsülin, vücudun enerji dengesini korumak ve temel işlevlerinin sağlıklı bir şekilde sürdürülmesini sağlamak için birçok önemli görevi yerine getirir:
- Kan Şekerini Düzenleme: Yemeklerden sonra sindirim sistemi tarafından parçalanan karbonhidratlardan oluşan glikoz (kan şekeri) kan dolaşımına karışır. İnsülin hormonu, kandaki bu glikozun kas, yağ ve karaciğer hücreleri gibi vücut hücreleri tarafından alınmasını ve enerji üretimi amacıyla kullanılmasını sağlar . Böylece kan şekeri düzeyi normal seviyelerde tutulur .
- Enerji Depolama: Kan şekerinin aşırı yükseldiği durumlarda insülin, fazla glikozun karaciğer ve kaslarda glikojen şeklinde depolanması için vücudu uyarır . Ayrıca yağ dokularında yağ depolanmasını destekler .
- Protein Sentezi: İnsülin, hücrelerin amino asitleri kullanarak protein üretmesine destek olur ve kas gelişimini teşvik eder .
- Metabolik Denge: Karbonhidrat, yağ ve protein metabolizmasının düzenlenmesinde önemli bir rol oynayarak metabolik dengeyi korur .
İnsülin Eksikliği ve Direnci
Pankreasın yeterli miktarda insülin üretememesi veya üretilen insülinin vücut hücreleri tarafından düzgün bir şekilde kullanılamaması çeşitli sağlık sorunlarına yol açar .
- Tip 1 Diyabet: İnsülin hormonunun mutlak eksikliğinde meydana gelir. Bağışıklık sisteminin pankreas beta hücrelerini tahrip etmesi sonucu gelişir ve bu hastaların ömür boyu insülin tedavisi alması gereklidir .
- Tip 2 Diyabet ve İnsülin Direnci: İnsülin direnci, kas, yağ ve karaciğer gibi hedef dokuların insülin hormonuna karşı biyolojik tepkisinin bozulmasıdır . Bu durumda hücreler insüline normal şekilde yanıt veremez ve glikoz kanda birikir . Vücut, kan şekerini düşürmek için daha fazla insülin üretmeye çalışır, ancak zamanla bu çaba yetersiz kalabilir ve Tip 2 diyabet gelişebilir . İnsülin direnci, obezite, yüksek tansiyon ve kalp hastalıkları gibi ciddi sağlık sorunlarına zemin hazırlayabilir .
İnsülinin Keşfi
İnsülinin keşfi, diyabet tedavisinde bir dönüm noktası olmuştur. 1869 yılında Paul Langerhans, pankreasta daha önce belirlenememiş hücre kümelerini keşfetmiştir . Ancak insülinin izole edilmesi ve klinik kullanımı için önemli adımlar 1920'li yılların başında atılmıştır. Frederick G. Banting, Charles H. Best, John J.R. Macleod ve James B. Collip, 1921-1922 yıllarında köpekler üzerinde yaptıkları çalışmalarla insülini izole etmeyi ve saflaştırmayı başarmışlardır . İlk başarılı insan enjeksiyonu 1922 yılında Leonard Thompson adlı bir hastada gerçekleştirilmiştir . Bu çığır açan keşif, 1923 yılında Banting ve Macleod'a Nobel Fizyoloji veya Tıp Ödülü'nü getirmiştir .