Meşrutiyet Nedir?
Meşrutiyet, bir hükümdarın başkanlığı altında, yetkilerinin anayasa ve halk oyuyla seçilen bir parlamento (meclis) tarafından kısıtlandığı yönetim biçimidir. Bu sisteme aynı zamanda anayasal monarşi veya parlamenter monarşi de denir. Arapça kökenli “şart” kelimesinden türeyen “meşrutiyet”, kelime anlamı itibarıyla “şartlı monarşi” veya “koşula bağlı yönetim” anlamına gelir.
Meşrutiyetin Temel Özellikleri
- Hükümdar ve Anayasa: Meşrutiyette bir hükümdar (padişah, kral vb.) bulunur, ancak yetkileri yazılı bir anayasa ile belirlenir ve sınırlandırılır. Bu, mutlak monarşiden en önemli farkıdır.
- Parlamento (Meclis): Halkın temsilcilerinden oluşan bir yasama organı (parlamento veya meclis) mevcuttur. Bu meclis, yasaların yapımında ve hükümetin denetlenmesinde önemli rol oynar.
- Halkın Yönetime Katılımı: Meclis üyelerinin halk tarafından seçilmesiyle, halk ilk kez yönetimde söz sahibi olma fırsatı bulur. Bu durum, demokrasiye geçiş yolunda atılmış önemli bir adım olarak kabul edilir.
- Yetki Paylaşımı: Yönetim yetkisi sadece hükümdarda değil, aynı zamanda anayasa ve meclis arasında paylaşılmıştır.
Osmanlı Devleti'nde Meşrutiyet
Osmanlı İmparatorluğu, kuruluşundan 1876 yılına kadar mutlakiyetle yönetilmiştir. Meşrutiyet, Osmanlı Devleti tarihinde 1876-1918 yılları arasında uygulanmış bir yönetim sistemidir ve iki farklı dönemde kendini göstermiştir: I. Meşrutiyet ve II. Meşrutiyet.
I. Meşrutiyet (1876-1878)
Osmanlı Devleti'nde ilk meşrutiyet, Genç Osmanlılar olarak bilinen aydın grubunun (Namık Kemal, Ziya Paşa, Mithat Paşa gibi isimler) çabaları sonucunda, II. Abdülhamid tarafından 23 Aralık 1876 tarihinde ilan edilmiştir. Bu dönemde Kanun-ı Esasi adı verilen ilk Osmanlı Anayasası yürürlüğe girmiş ve Meclis-i Mebusan (halkın seçtiği temsilciler) ile Meclis-i Ayan (padişahın atadığı üyeler) olmak üzere iki kanatlı bir parlamento kurulmuştur. Ancak, 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı'nın (93 Harbi) getirdiği olumsuz koşullar bahane edilerek II. Abdülhamid, 1878'de Meclis-i Mebusan'ı kapatmış ve anayasayı askıya alarak I. Meşrutiyet dönemine son vermiştir. Bu kapanışla başlayan döneme “İstibdat Dönemi” adı verilmiştir.
II. Meşrutiyet (1908-1918)
Yaklaşık otuz yıl süren İstibdat Dönemi'nin ardından, İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin artan baskıları ve askeri ayaklanmalar sonucunda II. Abdülhamid, 23 Temmuz 1908'de Kanun-ı Esasi'yi yeniden yürürlüğe koyarak II. Meşrutiyet'i ilan etmiştir. Bu dönemde Kanun-ı Esasi'de önemli değişiklikler yapılmış, padişahın yetkileri daha da kısıtlanmış ve meclisin gücü artırılmıştır. Toplantı yapma, dernek kurma gibi haklar genişletilmiş ve basında sansür kaldırılmıştır. II. Meşrutiyet dönemi, Osmanlı Devleti'nin sona erdiği 1 Kasım 1922 tarihine kadar sürmüştür.
Meşrutiyetin Dünya Tarihindeki Yeri
Meşrutiyet, mutlak monarşiden modern demokratik yönetimlere geçiş sürecinde önemli bir aşamayı temsil eder. İngiltere'de 1215 yılında Magna Carta ile kurulan siyasi düzen, tarihteki ilk meşruti monarşi rejimi olarak anılır. Bu yönetim biçimi, hükümdarın sınırsız yetkilerinin sorgulandığı ve halkın yönetimde daha fazla söz sahibi olma taleplerinin yükseldiği dönemlerde ortaya çıkmıştır.