Sanatoryumun Tanımı ve Kökeni
Sanatoryum, uzun dönemli tedavi gerektiren hastalıklara sahip bireylerin, özellikle de verem (tüberküloz) hastalarının iyileştirilmesi amacıyla kurulmuş özel sağlık kuruluşlarıdır. Bu terim, Yeni Latince'deki “sanatorium” kelimesinden gelmekte olup, “şifa evi” anlamına gelir. Kökeni, Latince “sanare” (iyileştirmek, deva olmak) fiiline ve “sanus” (sağlıklı) kelimesine dayanmaktadır.
Sanatoryumların Amacı ve Özellikleri
Sanatoryumlar, genellikle yüksek rakımlı, temiz havaya sahip ve doğal güzelliklerle çevrili bölgelerde inşa edilirdi. Bu kuruluşların temel amacı, hastaların huzurlu bir ortamda kesin istirahat etmelerini, düzenli ve sağlıklı beslenmelerini sağlamak, böylece vücut dirençlerini artırarak hastalığın üstesinden gelmelerine yardımcı olmaktı. Güneş ışığı ve temiz hava, o dönemde verem tedavisinin önemli unsurları olarak kabul edilirdi.
Türkiye'deki Sanatoryumlar ve Heybeliada Sanatoryumu
Türkiye'de sanatoryumların önemli bir yeri bulunmaktadır. Bunların başında, Mustafa Kemal Atatürk'ün isteğiyle 1924 yılında kurulan Heybeliada Sanatoryumu gelir. Türkiye'nin ilk verem hastanesi olma özelliğini taşıyan bu kurum, başlangıçta 16 yataklı mütevazı bir tesis olarak hizmete açılmış, zamanla ek binalarla genişletilmiştir. Heybeliada Sanatoryumu, veremle mücadelede ve göğüs cerrahisinin gelişiminde kritik bir rol oynamıştır. Dönemin önemli isimlerinden İsmet İnönü ve yazar Rıfat Ilgaz gibi pek çok kişi bu sanatoryumda tedavi görmüştür.
Sanatoryumların Sonu
1950'li yıllarda streptomisin gibi etkili antibiyotiklerin keşfedilmesiyle verem tedavisinde büyük bir dönüşüm yaşanmıştır. Bu yeni ilaçlar, uzun süreli izolasyon ve iklim tedavisinin gerekliliğini azaltarak sanatoryumların önemini yitirmesine neden olmuştur. Ayrıca, sağlık politikalarındaki değişiklikler ve finansal sorunlar da birçok sanatoryumun kapanmasında etkili olmuştur. Heybeliada Sanatoryumu da bu gelişmelerin ardından, verem gibi uzun süreli hastalıkların azalması ve maddi sıkıntılar nedeniyle 30 Eylül 2005 tarihinde kapatılmıştır. Kapanmasının ardından, arazisinin Diyanet İşleri Başkanlığı'na devredilmesi gibi tartışmalar da yaşanmıştır.