Şehremini: Tarihi Bir Görev ve Anlamı
Şehremini, Osmanlı Devleti'nin idari teşkilatında önemli bir makam olup, kelime anlamı itibarıyla "şehrin emini", yani "şehre emanet edilen kişi" demektir. Bu unvan, hem saray ve devlet yapılarının idaresinden sorumlu yüksek rütbeli bir görevliyi hem de Tanzimat sonrası dönemde modern belediye başkanlarını ifade etmek için kullanılmıştır.
Osmanlı Dönemindeki Görev ve Sorumlulukları
Osmanlı İmparatorluğu'nda şehremini, özellikle saray teşkilatında dört eminden biriydi ve Hâcegân zümresine mensuptu. Başlıca görevleri şunlardı:
- Saraylara ve kamuya ait binaların onarım ve inşa işleri için gerekli malzemeyi temin etmek.
- İnşaatlara nezaret etmek, işçi ücretlerini ödemek ve bunlarla ilgili hesapları tutmak.
- Galata Sarayı, İbrahim Paşa Sarayı, Eski ve Yeni (Topkapı) saraylar ile padişah hareminin yiyecek, giyecek ve maaş gibi giderlerini karşılamak.
- Surre alayı için gerekli eşyaları satın almak ve sarayın nakliye ücretlerini ödemek.
- Enderun'un ihtiyacı olan kap kacağı satın almak ve tamirleriyle ilgilenmek.
- Sarayların mühimmatını temin etmek.
- Yabancı ülke elçilerinin devlet merkezine kadar olan masraf ve harcamalarını karşılamak.
Şehremini, bu geniş yetkileri sayesinde sarayın ve şehrin birçok önemli ihtiyacını karşılayan merkezi bir figürdü. Fatih Kanunnamesi'ne göre, teşrifatta defteremîninden sonra ve reisülküttâbdan önce gelirdi ve terfi ettiğinde defterdar olabilirdi.
Modern Belediyeciliğe Geçiş ve Şehremini
19. yüzyılın ortalarından itibaren, özellikle Tanzimat Dönemi'nde, Osmanlı Devleti'nde modernleşme çabaları hız kazandı. 16 Ağustos 1854 tarihli bir fermanla, Fransız komün idareleri örnek alınarak "şehremanetleri" adı verilen belediye teşkilatları kuruldu. Bu yeni yapının başında bulunan kişiye de "şehremini" unvanı verildi. Böylece şehremini, sarayların idaresinden sorumlu bir görevli olmaktan çıkarak, günümüzdeki belediye başkanlarının işlevlerini üstlenen bir makama dönüştü.
İstanbul Şehremaneti, şehrin imarı, temizliği, aydınlatması, su yolları ve kanalizasyon gibi temel belediyecilik hizmetlerini yürütmekle görevliydi. Cumhuriyet döneminde ise uzun bir süre valiler aynı zamanda belediye başkanlığı görevini de üstlenmiş, ancak "şehremini" kavramı, şehrine sahip çıkan, güvenilir yönetici anlamında kültürel bir miras olarak varlığını sürdürmüştür.