Suça Sürüklenen Çocuk (SSÇ) Tanımı
Türk hukukunda ve uluslararası mevzuatta “Suça Sürüklenen Çocuk” (SSÇ) kavramı, henüz on sekiz yaşını doldurmamış, kanunlarda suç olarak tanımlanan bir fiili işlediği iddiasıyla hakkında soruşturma veya kovuşturma başlatılan ya da işlediği fiilden dolayı hakkında güvenlik tedbirine karar verilen kişiyi ifade eder. Bu terimin kullanılmasının temel amacı, çocuğu “suçlu” olarak damgalamaktan kaçınmak ve onun gelişimsel özelliklerini, korunma ihtiyacını ve topluma yeniden kazandırılmasını ön planda tutmaktır.
Hukuki Çerçeve ve Yaklaşım
Türkiye’de suça sürüklenen çocuklara ilişkin hukuki düzenlemeler, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu (TCK) ve özellikle 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu (ÇKK) çerçevesinde ele alınır. Bu kanunlar, çocukların ceza adalet sistemi içindeki konumunu yetişkinlerden farklı bir yaklaşımla değerlendirir. Çocukların cezalandırılmasından ziyade, onların korunması, rehabilite edilmesi ve topluma uyum sağlamaları hedeflenir.
Çocuk Koruma Kanunu, suça sürüklenen çocuklara yönelik olarak çeşitli koruyucu ve destekleyici tedbirler öngörmektedir. Bu tedbirler arasında eğitim, danışmanlık, bakım ve sağlık tedbirleri yer alabilir. Adli süreçlerde çocuğun üstün yararı ilkesi gözetilir ve soruşturma ile kovuşturma aşamalarında çocukların yanında psikolog, pedagog veya sosyal hizmet uzmanı bulundurulması gibi özel uygulamalar mevcuttur.
SSÇ ve Cezai Sorumluluk
Türk Ceza Kanunu’na göre, çocukların cezai sorumluluğu yaş gruplarına göre farklılık gösterir:
- 12 yaşını doldurmamış çocuklar: Cezai sorumlulukları yoktur. Haklarında ceza kovuşturması yapılamaz, ancak çocuklara özgü güvenlik tedbirleri uygulanabilir.
- 12-15 yaş arası çocuklar: İşlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama ve davranışlarını yönlendirme yeteneğinin varlığı halinde cezai sorumlulukları bulunur, ancak indirimli ceza uygulamalarına tabi tutulurlar. Bu yaş grubundaki çocuklar hakkında karar verilmeden önce sosyal inceleme raporu alınması zorunludur.
- 15-18 yaş arası çocuklar: Cezai sorumlulukları prensip olarak kabul edilmiş olup, indirimli ceza uygulamalarına tabi tutulurlar.
Çocukların tutuklanması veya ceza infaz kurumlarında kalması durumunda, yetişkinlerden ayrı yerlerde tutulmaları yasal bir zorunluluktur. Bu ayrım, çocuğun psikososyal gelişimini korumak ve olumsuz etkileşimleri önlemek amacıyla büyük önem taşır.
Suça Sürüklenmenin Nedenleri
Çocukları suça sürükleyen nedenler genellikle çok yönlüdür ve bireysel, ailesel, sosyal ve ekonomik faktörleri içerir. Aile içi sorunlar, eğitim eksikliği, yoksulluk, akran baskısı ve çevresel olumsuzluklar gibi etkenler, çocukların suç davranışlarına yönelmesinde etkili olabilir. Hukuk sistemi, bu nedenleri göz önünde bulundurarak, çocuğu suçun faili olarak değil, koşulların zorlamasıyla suça itilmiş bir birey olarak değerlendirir ve rehabilitasyon odaklı bir yaklaşım benimser.